Medya mı Gelişiyor Yoksa Değerlerimiz mi Kayboluyor?!?...

Günlerdir tartışma konusu olan ve herkesin kendince yorumladığı sosyal medya kapatılma konusunu kaleme alarak bende kendi tespitlerimi yazmak ve çözüm odaklı olmakta fayda var diye düşünerek medyanın hayatlarımıza olan etkisini gözler önüne sermek istedim.
   
      Toplumun değer yargılarını'' Yaprak dökümü ve Aşk-ı Memnu'' gibi dizilerle bozmaya başlayıp, aile kavramını ortadan kaldırmaya yönelik senaryolara alkış tutan düzen, bugün de fenomenlerle gelecek nesillerin ve şimdi ki genç neslin etik ve ahlak anlayışını değiştirmekle devam ediyor. Üstelik bu durum gayet normalleştirilmiş durumda ve tartışma haline getirilebiliyor.
  
      Ne acı!!!

      Kadına şiddeti, ihaneti empoze eden, evde ki kadını anlamayan ya da sürekli başı ağrıyan kadın rolüne sokup, dışarda ki gayri meşru ilişkileri meşru hale getirerek kadını değersizleştiren dizi senaristleri ve oyuncular sonra da çıkıp ''kadına şiddete hayır'' diye sloganlar atar duruma geliyor!!!

    Vah ülkem vah!!!
   
    Biz de bir söz var ki '' At iziyle it izi iyice karıştı''!!!

    Doğruları yazıyor olmak beni ne bir siyasi görüşe, ne de başka bir anlayışa yakıştıracak diye kalemime kilit vuracak değilim. 
    İnsan olarak etik ve ahlaki değerlerimizi kaleme alıyor olmak hiç kimseyi şaşırtmasın!!!

    ''Bihter ve Behlül'ün'' kavuşamamasına üzülen bir toplum oluştuysa ne yazık ki zaten değerlerimiz o yıllardan beri ciddi anlamda kaybolmaya başladı bile. 
     Televizyon dizileriyle kaybolmaya başlayan aile yapımız ve insani, ahlaki değerlerimiz maalesef ki sosyal medya fenomenleri yada aracılığıyla daha vahim bir hal alacak demektir. 
     Medyanın bozulan düzene etkisi yabana atılmayacak kadar ayyuka çıkmışsa eğer, bugün de sosyal medya fenomenlerinin ve onlara alkış tutup özendirici hayatlarını gözler önüne sermenin mereklısı bir düzeni tartışmaya açmak bile bana çok üzücü geliyor.

    Madem hayatlarımıza sosyal medyasız devam edemiyorsak bu işinde bir okulu olmalı diye düşünüyorum.
    Kapatmak belki bir çözüm olmayacaktır. Çünkü öğrenmeden ve bilmeden kullanılan her sistem maalesef ki böyle kötü sonuçlar doğuracaktır. 
    ''Medya okur yazarlığı'' diye bir dersin eğitim ve öğretim sitemimiz de olup zorunlu hale gelmesi bile gelecek nesillere eminim ki panzehir olacaktır. 
     Çözüm odaklı olmak, sorunlar meydana gelmeden önce yapmamız gereken en önemli etken diye düşünüyorum. 
     Toplumun bu hale gelmeden önceki etik değerlerini korumaya yönelik yaptırımlar daha akılcı ve çözüm odaklı olacaktır.
      Diziler de sigara ve alkol kullanımını yasaklayıp özendirmeyi ve insan sağlığını korumayı amaçlarken, ''şiddeti ve ölüm sahnelerini artırıp, aile düzenini yok edip, kadını değiştirilecek birşeymiş gibi göstererek aile yapılarını bozmaya yönelik senaryoları insanlara empoze eden televizyon yada internet dizilerinin varlığıda topluma zarar değil mi???
      Örnek verecek olursam; yıllar önce ''Bizimkiler'' adlı televizyon dizisinin ''alkol'' tüketimi sahneleri fazla olmasına rağmen aile hayatlarının, komşuluk ilişkilerinin, hatta Halis'in haylazlıklarına dur diyen babasının topluma vermek istediği mesaj bile bu kadar açıkken, bugün yasaklanan alkol ve sigara içerikli dizileri yasaklayıp, aksine aile yapılarının bozulduğu hep 2. kadınların olduğu entrika dolu dizilerin ahlakımızı bozduğunu düşünmüyor musunuz???

    Sonuç olarak şunları söylemeliyim ki; Kitle iletişim araçları ve sosyal medyanın, utanma duygusunun giderek kaybolmasına, düzgün aile yapısının ve değer yargılarımızın değişip bozulmasına olan etkisi maalesef ki oldukça fazla.
     Bu nedenle seçim ve tercihlerimizin zaman içinde bizi ne kadar asimile ettiğini görmek mümkün!

    Ve herkes payına düştüğü kadarını düşünsün isterim!!! 

YORUM EKLE