Kazananı Yok, Yine İnsanlık Kaybetti...

İnsanı insana kırdırdılar...

    İnsanlık tarihimiz karanlıklarla dolu ve maalesef ki, tekrar etmekle meşhur.

    Kaç yıl geçerse geçsin, kaç asır belki de! 

    Değişmeyecek anlayışlarla çevrili düşüncelerimiz...

    Başka bir hükümetin insanına yaptığını kimseye mal edecek değilim ama, daha dün yaptığı arama sırasında sırtından haince vurulan bir polisimizi de yazmadan geçmeyeceğim. Amerika da ırkçılık yüzünden bir polis memuru tarafından öldürülen ''George Floyd'' ile  görevinin başında öldürülen ''Atakan  Arslan'' arasında ne fark vardı?
      İnsan olmak renk, ırk, cinsiyet, kültür yada başka hiçbir farklılığı içinde barındıramayacak kadar hassas bir mesele değil mi!
      Dünyanın içinde olduğu şu zor günler de bile kendi içimizde bir insan olamamak ne kadar acı.

      Ben başkasının acısını kaleme alırken başka bir devletten olmasını  önemseyemiyorum nedense.                 
      Nerede bir can acısa oralı oluyor yüreğim!

      Benim için insana zulmedilen, aç bırakılan, hakkının çalınıp canının acıtıldığı her yer de bir insanlık suçu işleniyor.
       Bizi biz yapan ve bütünleyen farklılıklarımızla bir arada olmak değil mi!
    

       Renkler neden güzeldir? 
       Çünkü hepsinin hayatımız için farklı anlamları vardır.

       Siyah olmak insan olmaya engel midir?
       Yada farklı din ve anlayışta olmak neden insanların arasında bir ötekileştirme sebebidir?

       Kimdir üstün ya da haklı olan?
       Üstünlük ya da haklılık arayacaksak, bunu ne kadar insan olabilirizle test edelim derim!
       Toplumu ayrıştıran, bölen, böyle farklılıkları kullanarak rant kazanan anlayışlara izin veren yine insanın kendisidir. İçinde yaşadığı değersizlik duygularının dışa vurumu olduğu sürece birileri onun üzerinden hep böyle rant kazanmaya, çalmaya ve yağmalamaya devam edecektir.
        Dünya ya hükmeden bir hükümetin bile böyle acizlik ve değersizlik içinde çırpınması insan olarak ne kadar acınası ve vahim bir durumda olduğumuza açık ispat değil midir? 
        Amerika zaten artık bir rüya olmaktan çıkmış, kendi için de büyük bir kabus olmaya devam etmektedir.
        Hep söylüyorum, şekil olarak çok cezbedebilen hiç bir şeyin içi veya işlevselliği aynı ihtişamda olmuyor maalesef ki. Dışardan kusursuz görünen, ışıklar içinde ki bir ülkenin bugün geldiği durum da bunun çok net örneğidir. 
        Kendi içlerinde insan olamayıp, insanı unutturan bütün teknolojilerle dünya'ya en büyük benim diyenler bugün hala ''ırkçılık'' üzerine savaşlar vermeye devam etmektedir.
        İnsan olmanın bütün bu meziyetlerle ilgili olmadığını bu yıl için de neredeyse her gün ve her an daha çok hissettik.
        Bende bunları yazarak sizlere farkettirmenin üzerinde itinayla durmaya çalışıyorum.
        Kalemimi insan odaklı olmaktan geri çekmeyeceğim ve insanın ''insan'' olmasının karşısında olan bütün yaklaşımların karşısına geçip yazmaya devam edeceğim.

YORUM EKLE