Kadına Susmak Öğretiliyor...

Şiddetin en kötüsünü yazıyor ve anlatıyoruz.  Kadına karşı fiziksel şiddetinin önüne geçmek amaçlı yasalar ve kanunlar istiyoruz. Elbette istemek ve daha çok yaptırım uygulamasını beklemekte belki bir nebze çözüm ama, işin psikolojik boyutunu incelediğimizde daha trajedik bir tabloyla karşılaşıyoruz.
       
      Kadının kadına bilerek veya bilmeyerek şiddeti!!!
   
      Hiç kulağınıza tuhaf geliyor mu!?!
      Ben eminim ki bir çok kadın bu yazıyı okuyup geçmişine bir baktığında aslında evet demeyi ihmal etmeyecektir. 
      Hemen açıklayayım size ben ne demek istediğimi.
      Henüz küçük yaşlarda kız çocuklarına tembih edilen susma zorunluluğu!
      Hani şu sen kız çocuğusun sus, konuşma, az konuş diyerek onun bütün özgür iradesine hükmetme hali. 
      Bazı anneler farkında ve malesef ki bazıları da aslında ne yaptığının hiç farkında değil. Evet belki artık daha bilinçli kadınlarımız ama aradaki jenerasyon farkından kaynaklı zaafiyetler ne yazık ki hala var.
      Bu tutum karşısında yaşanılan her olumsuz durumda veya beşeri münasebetler karşısında kendini ifade edemeyen kız çocukları, ne yazık ki ilerde gördüğü şiddet karşısında da susmayı kendine görev ediniyor.  Aslında yaşadığı şiddetin karşısında durması gerekirken, öncelikli görevinin susmak veya idare etmek olduğunu düşünüyor.
     Bu yaklaşım üzerine kurulan evlilkler bile belli bir zaman sonra ya şiddete yada ayrılığa götürüyor. 
      En kötü ihtimalle uzun süre susan, idare eden veya uğradığı şiddeti normalleştiren kadın ne acı ki travma yaşamaktan kurtulamıyor.
     Bitmedi dahası da var!!!

     Uğradığı herhangi bir olumsuzluk (taciz, şantaj, şiddet, tecavüz gibi) karşısında da yine başka bir kadın tarafından susması için baskılanıyor.  Ahlakın ve namusun bekçisi olarak oluşturulan bu algıyı kadın  farketmeden bu tavrıyla kendisi empoze etmiş oluyor. 
     Elbette ki işin özünde hiçbir kadın kızının, kardeşinin yada herhangi başka bir kadının bütün bunlara maruz kalmasını istemiyor. Ancak onu susması, kapatması yönünde baskılaması maalesef ki karşı tarafın her durumu normalleştirmesine ve hep bir fazlasıyla gelmesine sebep oluyor. Sustuğu ve görmezden geldiği fiziksel veya psikolojik şiddeti hayatının bir parçası haline getiren kadın, zamanla kendi içinde ağır travmalar yaşıyor. Buna geçmişini bir türlü affedemeyen ve hep dırdır yapan kadın diye nitelendirdiğiniz kadınlarla örnek vermek mümkün, çünkü bu kadın sürekli konuşan değil, aksine kendini duyuramayan kadındır genelde. 
     
    Diyeceğim şu ki; bir kadının en başta bilmesi gereken kız çocukları birer birey olma yolunda ilerlerken susturulup baskılanmamalıdır. Onların kendilerine olan özgüvenleri, özgür iradelerine müdehale edilmediği takdirde gelişecektir. Üstelik bu durum onların ilerde kendileri için doğru seçimler yapmasına da zemin hazırlayacaktır. 
    Unutmayalım ki, özgüveni yerinde olan her genç kadın, şiddetin yada yaşadığı herhangi bir haksızlığın karşısında daha sağlam, daha kararlı ve daha güçlü durabilecektir. Kadınların susturulmaya değil kendilerini ifade edip anlaşılmaya ihtiyacı var. 

    Daha aydınlık, daha parlak ve daha güzel bir dünya için kadınlar susmasın ve şiddet gizlice büyümesin!!!

YORUM EKLE